” Doğruyu konuşmak iki kişi ister: Doğru söyleyen, doğru dinleyen! ” – Thoreau
Mutsuz olmayan ya da daha doğru bir tabirle mutsuz, huzursuz hiçbir anı olmayan bir insan yoktur. Hayatımız süresince birçok sorunla karşılaşmışızdır. Bu sorunlar bizi genel olarak mutsuz etse de bize farkında olmadan o mutsuzluklar içinde birçok şey kazandırmıştır. Bu kazanımlardan en belirgini hayata olan direncimizi artırmaktır. Sorunlarla savaşmak hayatın bizde yarattığı acı eşiğini artırır. Bu sayede yenilgiyi kabul etmez , savaşçı ve aynı zamanda dirençli bir yapıya sahip olmuş oluruz. Zorluklara yenilmek yerine, onlarla mücadele etme azmini ancak bu sayede kazanmış oluruz. Unutulmamalıdır ki güçlü insanlar kazandıkları büyük savaşlarla ve o savaşlarda almış oldukları darbelerden çıkardıkları sonuçlarla olgunlaşmış ve büyümüşlerdir. Yani mutluluğumuzun öncelikli nedeni yaşamın bize uyguladığı direnç ise, karşı savunmamız daha güçlü direnç gösterebilme sorumluluğudur. Mücadeleden vazgeçmek hayata karşı sorumluluklarımızdan vazgeçmektir. Yani bir anlamda hayata yenilmektir.
Mutsuzluklarımızın nedeni olgulardan ziyade olaylardır çoğu zaman. Örneğin size hayatın ve yaşın getirdiği sorumluluklar ölçüsünde sorunlar , birer olgudur. Birçok insan da bu tür zorluklarla savaşma yoluna gider ve başarılı olur. Bununla beraber aynı insanları bu tür olaylar yıkabilir. Çünkü olaylar tesir gücü itibariyle olgulardan daha güçlü nedensellikler barındırır. Pratikliğe bürünmüş yaşanmışlıklar, pişmanlıklar noktasında daha güçlü etkiye sahiptirler. Yıkım ve tahribatı ise öngörülemez büyüklüktedir. Ayrıca olayların zihinsel kalıcılığı ise daha yüksektir.
Kimse mutsuz edici olaylarla karşılaşmak istemez . Fakat bu olaylar engellenemez olaylar ise ; bırakacağı hasarların giderilmesi sadece sonuç üzerinden yapılabilir. Sadece sonuçlarıyla ulaşılabilecek mutluluk verici çözümler vardır. Birtakım kişilerin yaşattığı bu olayları engelleyemeyiz belki ama mantıklı çözümlemelerle istenilen, daha az hasarlı sonuçlara ulaşabiliriz. Fakat bu olaylar engellenebilir olaylar ise ,çok küçük yaralarla bu olayları atlatmanın çoğu zaman gözardı ettiğimiz bir yolu vardır. Bu yol “Empati Farkındalığı” dır. Bir seçim şansının bulunduğu ,engellenebilir olaylarda bu farkındalık mutlak suretle bizlere fayda sağlayacaktır.Yaşanabilme potansiyeli olan bu olay ve olgularda kendimizi diğer kişi ve birtakım olguların yerine koyarak atacağımız adımlar bu sayede daha sağlam atılacaktır.Kalıcı hasarı ,karşıdakinin yerinde ben olsam düşüncesiyle engelleyebilmek bu durumda fazlasıyla kolaylaşacaktır.Bu yöntem çoğu zaman olayların olumsuz sonuçlanmasına engel olabilecek bir yöntemdir. Bu sayede kişileri kırma korkumuza da engel olmuş oluruz.Telafisi olmayan sözlerle ,hayatımızda telafisi olmayacak insanları ,telafi edilemeyecek hatalarla kaybetmenin önüne geçmenin en önemli yolu “kendi empati farkındalığımızı yaratmaktır”.Bunu yaparken de konu ve kişi ayırt etmemek ise temel önem taşıyan olgudur.
No Comments
Leave a comment Cancel