İnsanları Tanıma Mekanizması

” İnsanları kısa sürede analiz etmek,uzun vadede hayatınızın dengesini bozan kişileri hayat terazinize almamanız gerektiğini size öğretir.” – Fırat Can Ayvaz

Zaman zaman arkadaşlarım insanları tanımak , onları çabuk analiz etme noktasında bana çokça soru yöneltmişlerdir. Bunu çoğu kez hayal kırıklıklarına uğradıklarında daha çok yineledikleri de olmuştur. Ben de tıpkı diğerleri gibi insanlar tarafından hiç yanıltılmayan bir kişi değilim. Ama birkaç kişi dışında analiz etme noktasında yanılmadığımı da söyleyebilirim. O kişi ya da kişiler ise sayılı pişmanlıklarım olarak geride bırakıldılar. O ayrı bir konu olarak kalsın biz ise konumuza devam edelim. Yanılmama konusu aslında doğal olarak kazanılmış refleksler de barındırsa da temelde birkaç hamleyle gerçekleşen bir kazanımdır. Peki insanları kısa sürede analiz edip onları derinleştirme algısı insana ne gibi kazanımlar sağlar? Biraz bu soruya cevap arayalım.

Bu durum öncelikle hayal kırıklığına uğrama ihtimalinizi en aza indirir. Bu ise insanların eğer iyi niyetli değillerse sizi mutsuz etmelerini engeller. Uzun vadede hayatınızın dengesini bozan kişileri hayat terazinize almamanız gerektiğini sizlere öğretir. Çünkü bir insanı en çok üzen olgulardan biri tanıdığı insanlarda yanılmaktır. Derinden sarsan bu deprem insanın yaşam mekanizmasını doğrudan doğruya bozar. Dolayısıyla insanı erken tanıma, yaşam mekanizmasının sürekliliği için oldukça önemlidir. Ayrıca yaşam terazinizin kontrolünü sadece sizde tutan da erken tanıma özelliğidir. Hatta bu özelliğe sahip insanlar terazisine anlık ve ani müdahalelerle de karşılaştıklarında, sistemini zedeleyici bu adımlarla daha güçlü şekilde savaşabilirler .Bu konudaki üçüncü kazanım ise insanların sizi kolay lokma olarak görmelerinin engellenmesidir .Arkadaşlığı da dostluğu da kolay elde edilebilir olanlar yaşam kontrollerini de başkalarına kolay teslim ederler. Dolayısıyla benim diyebilecekleri bir terazi bu durumda ortadan kalkar. Yani erken tanıma özelliği insanların birbirini kolay altetme merakını doğmadan yener. Tam da bu noktadan sonra insanlar sizin açığınızı aramak yerine ,kendi açıklarını kapatmakla meşgul olmaya başlarlar. Bu ise insana özgüven aşılayıcı bir durum oluşturmaya başlar. Yani bunların hepsi kazanımdır. İnsana kendi gücünü hissettiren olgulardır. Peki insanları kolay ve erken analiz edebilme gücünün bir kısmı doğuştan geldiği de görülürse bu özelliği tamamlamanın başka yolları nelerdir?

Bu konuya ise en dış perspektiften bakarak başlamak gerekir. Yani dış görünüşten . Fiziksel özellikler ve insanın vücut dili onu tanımak noktasında birçok ip ucu verir. Fakat sadece bu özelliklerle doğru bir sonuca ulaşmak pek de mümkün değildir. Bu özelliği kazanmada iki parametre daha vardır. Bu yöntem çıkar yöntemidir. Çıkar kavramını ise sadece ekonomik odaklı değerlendirmemenin gerekliliğini de burada vurgulamak gerekir. Çıkar yönteminde erken analiz etmek için karşınızdaki kişinin özellikle manevi sınırlarını zorlayın ve aynı zamanda o kişinin de sizin çıkarlarınıza dokunmasına izin verin. Yani insanın çatışma ortamında ve zor zamanlarda en iyi şekilde tanıyacağınızı bu sayede görmüş olursunuz . Sınırları zorlanan insanın sizde uyandırdığı tepkilerden çok net olarak fikir sahibi olursunuz. Aynı şekilde bazı sınırlarınızı aşmasına izin verirseniz daha doğrusu vermiş görünerekten sizde uyandıracağı tepkileri net olarak da ölçebilirsiniz. Karşınızdakinin maneviyat ekseninde kimi zaman maddi olgularla da karşılaşarak gezmeyi öğrenirseniz bu erken tanıma mekanizmasının doğuştan olmayan kısmını tamamlayabilirsiniz. Bu sayede karşınızdakine karşı elinizi oldukça güçlendirmiş olursunuz tabi kendi maneviyat ekseninizi de esnek göstererek.İşte bu işin püf noktası budur.