Geçmiş, uzak bir masal diyarı…
ve hepimiz oradan sürülmüşüz.

Yaz biteli aylar olmuş, sonbahar ise fark edilmeden gelip geçmişti. Mevsim artık kıştı. Ama çocukluğu ücra bir köyde geçmiş biri için şehir hayatında çoktan bir çocukluk anısına dönüşmüştü karlı-buzlu, fırtınalı-tipili kış günleri.

Kışın güzelliği olan kar, çoktandır pek yoksa da kıştı neticede. Sıkı giyinmeden dışarı çıktığına pişman olmuştu. Üşümeye başladı. Kalabalık bulvar üzerinde yürürken, hafiften bir kar yağmaya başladı. Bir köşeyi döndüğünde, birden yolunu kesen buz gibi bir mini kar fırtınası burnunun direğini sızlattı ve havada aniden bir kızarmış hamsi kokusu belirdi. Ama fark etti hemen bunun bir zihin oyunu olduğunu, etrafta gerçekten bir hamsi kokusu yoktu çünkü.

Çocukluğunda kış demek, diz boyu kardı, geceleri tipiydi ve hamsi kokusuydu; Odun sobasının fırınında kokusuyla mest eden bir hamsi.

Haftada bir gün ilçe pazarına gidilir, hamsi ve bütün odayı masalsı bir bahçe kokusuyla dolduran portakal alınırdı. Başka şeyler de tabi, ama bir çocuk olarak dikkatinde bunlar vardı o zaman.

Erkenden çöken gecede soğuğun ve tipinin sözü geçerdi bir tek. Çıtır çıtır yanan odun sobasının ısıttığı odanın buğulanan camını biraz siler ve içeride olmanın rahatlığıyla, rüzgârın şarkıları eşliğinde bir kar fırtınasının dansını izlemeye koyulurdu.

Elektriksiz bir köyde, ay ve yıldızlar da çekilirdi bu zamanlarda ve karanlığın içinde beyaz kelebekler uçuşurdu. Hayal dünyasının perdeleri açılır, rüzgar, ağaç dalları ve soba borularıyla yapardı bestesini.

Hiç bitmesin diye dua ettiği olurdu bu esrarlı müziğin. Durmadan değişen ritmiyle kah hüznü, kah öfkeyi ya da yeterince sevilmemiş bir çocuğun hırçınlığını anlatır gibiydi.

Ama her seferinde severdi rüzgarın şarkılarını ve kar yağdığında kış gecelerini. Ertesi günü karla birlikte gelecek yeni oyun sezonunun neşesi şimdiden hissettirirdi kendini.

Sosyal medya ve elektronik oyuncakların (biraz fazla) bireyselliği henüz yokken, sokaklarda toprak üzerinde, takım olmayı gerektiren oyunların çeşitliliği ve oyunların mevsimselliğine şaşardı hep.

Gerçekten de oyunların belirgin bir mevsimselliği vardı; baharda uçurtma, yazın çelik-çomak, kışın kar topu, kardan adam, kızak, buz üstünde topaç döndürme… adeta içgüdüsel bir hareketle bütün çocuklar eşzamanlı olarak yönelirdi bu oyunlara. Zamanın akışı, yeme-içme ve hatta yorgunluk unutulurdu böyle zamanlarda. Annelerin ısrarlı çağrılarıyla ancak oturulan akşam sofrasında başlardı uyuklama faslı.

Bazen rüyada devam ederdi oyunlar ve zaman, gerçekle hayal arasında bir tüle dönüşürdü.

***

“Geçmiş, artık yabancı bir ülkedir ve hepimiz oradan sürülmüşüz. Bütün sürgünler gibi, zaman zaman geri dönmeyi arzularız” diyor Sheffield Üniversitesi’nden Tom Stafford.

Gerçekten de genç ya da yaşlı, çoğumuz için sıcak bir masal diyarı değil midir geçmiş; gençken çocukluğumuz, ileri yaşlarda da gençliğimizdir o masal diyarı.

Bu hiç de yaşlılara özgü, önemsiz bir duygu değildir. Nitekim, ara sıra nostaljinin zihin sağlığına iyi geldiği ve zihnimizin geçmişin dehlizlerinde dolaşması yerine, özlem dolu bir geçmişi hayal etmesinin hayata anlam kattığını gösteren araştırmalar var.

“Yakın zamana kadar psikolojide nostaljiye iyi bakılmazdı” diyor, uzun yıllar nostalji ve zihinsel sağlık üzerinde çalışan Prof. Krystine Batcho. Geçmiş kötü yanlarından arındırılarak sterilize edilmiş bir öykü olarak idealleştirildiği için, değişim ve belirsizlikler karşısında yılgınlık, stres ve mutsuzluktan kaçma çabası olarak görülürmüş.

“Ama” diyor Prof. Batcho, “yeni araştırmalar ve benim çalışmalarım bunun tersini gösteriyor… nostalji eğilimleri yüksek olanlar, zorluklarla başa çıkmada daha dirençli ve gerektiğinde yakınlarından destek almaya daha açık oluyorlar. Böylece, zor zamanlarda sıkıntılarla yüzleşme ve problem çözmede de daha rahatlar.”

Sheffield Üniversitesi’nden Tom Stafford’a göre bunun nedeni, nostaljinin gündelik yaşantımızda duygularımızı güçlendirmek için başvurabileceğimiz “bir pozitif duygular deposu” olarak işlev görmesi: “… nostalji [artık] zayıflık olarak görülmüyor. Araştırmacılar nostaljiyi akıl sağlığı için önemli bir etken, ‘anlam sağlayan bir kaynak’ olarak değerlendiriyor.”

Geçmişi yeniden kurgulamak, beynimizin muhteşem yeteneklerinden biri ve buna maruz kalmayanımız çok azdır herhalde. Maruz kalırız, zira geçmiş çoğu zaman idealleştirilirse de (pozitif duygular deposu) kimi zaman da fobilerimizin kaynağıdır ve bu durumda bilinçli bir yeniden işlemeye ihtiyaç duyar: Geleceğimizin geçmişi olan bugünden başlayarak, yaşadığımız duygusal sorunları yeniden çerçevelemek veya gündelik hayatın içindeki sıradan (gibi görünen) güzel deneyimleri biriktirmek. İleride bunları beynimiz yeniden kurgulayacak ve sıcak nostaljik anılar oluşturacaktır.

Bu yazının zihnimde yazılışı da bir akşam üstü yağan karla başladı. Şimdiye ince, beyaz bir tül çekti kar ve o masal diyarı yeniden canlandı. Orada rüzgâr hâlâ şarkılar söylüyordu taş plaktan.

Comments to: Orada Rüzgâr Hâlâ Söyler Mi Şarkılarını?

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Attach images - Only PNG, JPG, JPEG and GIF are supported.

Login

Welcome to Typer

Brief and amiable onboarding is the first thing a new user sees in the theme.
Join Typer
Registration is closed.