Daha çok özel yaşamımızdaki mutluluğa odaklanan yazılarımızda olduğu gibi, iş dünyasına bakışımızda da odağımızda bilim ve kadim insanlık değerleri var. Zira her ne kadar iki ayrı dünya olarak görsek te, aslında her iki alanda da insanlar olarak ve temel insani ihtiyaçlarımızla sürecin içindeyiz. Sorun ve çözümlerimiz de doğal olarak bu yönümüzü öncelikle ele almalı, değil mi?

 

Peki, Ne İçin Çalışırız?

 

“Çok basit, hayatımızı idame ettirecek bir gelir için”, diyorsanız, insanlığın ulaştığı bugünün ortalama refah ve imkanlar dünyasında, daha sağlıklı bir toplum ve mutlu bir hayat için bu cevap çok eksik, değil mi?

 

Malum, temel asgari ihtiyaçlar karşılandıktan sonra insanlar ancak kültür ve sanata ve diğer insani gelişmişlik unsurlarına yönelebiliyor. İş hayatında da, temel asgari ihtiyaç (yeterli bir gelir seviyesi) sağlandıktan sonra insanlar daha ileri bir üretkenliği düşünebilir.[1]

 

Bu anlayıştan hareketle, İş’te Anlamlı ve Huzurlu Bir Hayat serimizde, iş hayatında gelir seviyesine ilave olarak, mutluluğu ve dolayısıyla daha büyük bir verimliği sağlayan unsurlara odaklanacağız. Bu, aynı zamanla daha sağlıklı bir toplum olmaya yardımcı olacaktır.

 

İş’te Mutluluk Nedir, Neden ve Kimler İçin Gereklidir?

 

İş’te mutluluğu kısaca tanımlamak gerekirse, genel olarak iş hayatından ve işyeri ortamından keyif alma duygusu; zorlukları kolayca ve zarif bir ortam içinde atlatabilmek; iş arkadaşları, ekip çalışanları ve müşterilerle ile dostane ilişkiler kurabilmek; ve yaptığınız işin kendiniz, şirketiniz/kurumunuz ve diğerleri için bir değer taşıdığını bilmek olarak özetleyebiliriz.

 

Bu tanım esas alınarak, işte mutluluğun önemine ve bunun bireyler/çalışanlar, şirket veya kurumun bütünü için çok önemli sonuçları olduğuna dair çok sayıda araştırma var. Bunları kısaca şöyle özetleyebiliriz:

 

– İşte mutluluk daha iyi çalışan sağlığı ve iyi oluşu getiriyor, daha yaratıcı ve etkin bir problem çözme kapasitesi oluşturuyor, daha fazla verimlik, inovasyon ve daha hızlı kariyer gelişimi sağlıyor.  

 

– İşte mutlu olan insanlar daha otantik, işlerine daha bağlı, iş tanımlarının da ötesinde bir katkı yapmaya daha istekli ve genel olarak daha çok “akış”[2] ve anlam duygusu yaşıyor.

 

– Zorluk ve tersliklerle karşılaşıldığında ise, işte mutlu insanlar büyük resmi görmeye daha yatkın ve daha az stresli; işin zorluklarıyla başa çıkmada daha güçlü; ve uyuşmazlıkları gidermede daha iyi hale geliyorlar.

 

– Sosyal olarak ise, işinde mutlu kişiler daha çok seviliyor; iş arkadaşları ve çevresi tarafından güvenilir bulunuyor; daha çok saygı ve dikkat çekerken, daha etkin bir lider oluyorlar. Mutlu işyerlerinde insanlar aynı zamanda birbirlerine karşı daha yardımsever ve zor günlerinde de daha destekleyici oluyorlar.

 

– Mutlu işyerlerinde daha az işten ayrılma, daha az sağlık masrafları, daha az hata ve kazalar, daha fazla etkinlik, daha fazla çıktı ve zor zamanlarda da daha hızlı toparlanma görülüyor. Bu şirketler, aynı zamanda daha fazla müşteri sadakati, bağlılığı ve daha hızı büyüme fırsatı yakalıyorlar.

 

İş’te Anlam Nedir, Neden Önemlidir?

 

Duke Üniversitesi’nden meşhur iktisatçı Dan Ariely, işte insanı neyin motive ettiğine dair bir deney yapmış. Bir denek grubundan, bir Lego yapmalarını istemiş. Buna göre, gruptaki denekler istedikleri kadar Lego yapabilecekler, ancak her bir ilave Lego için daha az ödeme yapılacaktır. Diğer denek grubundan da Lego yapmalarını istemiş, ama bir farkla ki, bunlara yaptıkları her Legoyu, hemen akabinde parçalamalarını istemiş.

 

Sonuçta, Legolarını parçalayanların demoralize oldukları açıkça gözlemlemiş. Yaptıkları Legolar gözleri önünde parçalanan denekler, yaptıkları şekilleri parçalamaları istenmeyen diğer gruba göre daha az figür yapmışlar.

 

Buna benzer başka araştırmalar da var! Üniversite çağrı merkezlerinde çalışanlar mesela. Hani, telefonla okula bağış toplayanlar. Toplanan bağışlardan burs alarak yararlanan öğrencilerle tanıştırıldıklarında, çağrı merkezinde bu iş için çalışanların daha sıkı çalıştıkları gözlenmiş. Çünkü bu yaptıkları işe bir “anlam” katmış.

 

Motivasyon hakkındaki “Drive” adlı kitabında Daniel H. Pink iş hayatında motivasyonu etkileyen başlıca 3 unsurdan bahseder:

 

1- Otonomi: yani ilgimizi çeken konularda Çalışmak.

 

2- Ustalık: bir şeyde ilerlediğini ve geliştiğini hissetmek

 

3- Amaç: Yani bizi aşan (bizden daha yüce) bir şey yaptığımızı hissetmek.

 

Kısacası, iş yaşamında kendimizi iyi hissettiren şeylerden biri, ilerleme ve bir aşama kaydetme duygusu.

 

Harvard Üniversitesi’nden The Progress Principle kitabının yazarı Prof. Teresa Amabile, insanların çalıştıkları işle ilgili kendilerini en iyi hissettikleri zamanların, işlerinde ilerleme kaydettikleri günler olduğunu gözlemlemiş. Zira insan anlam arayan bir varlık ve temel ihtiyaçları (asgari bir gelir seviyesi) karşılandıktan sonra bununla yetinmez ve hayatına anlam katmak ister: yani, kendini gerçekleştirmek

 

İlerlemeyi görüyor, takdir ediyor ve kutluyorsanız, insanlar daha fazla motivasyon hissederler. İlerleme olduğunu görmek işinize/çalışma hayatınıza anlam katar ki, ne için çalıştığınızın cevabı da işte bu “anlam”dır.

 

Başarı ve mutluk dileklerimle.

[1] Amerika için bu rakam yıllık 75.000 dolar. Mutluluk araştırmalarına göre bu rakama kadar gelirdeki her artış insanın mutluluğunu artırırken, bunun üzerindeki bir gelir seviyesinin insanın mutluluğuna esaslı bir katkısı olmuyor. “Parayla saadet olur mu?” sorusunun cevabı 🙂

[2] Akış konusunun detayı için bkz: http://yazarlar.coachteam.com.tr/hayat-problem-cozmektir-ve-zorluktan-sonra-huzur-vardir/

Comments to: NUH’UN GEMİSİ –1

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Attach images - Only PNG, JPG, JPEG and GIF are supported.

Login

Welcome to Typer

Brief and amiable onboarding is the first thing a new user sees in the theme.
Join Typer
Registration is closed.